Arşivler: Episodes

Cumhuriyetsizleşmek. Egemenliiğin üreten ve tüketenlerden alınması. Cumhuriyetçi sanılan siyasiler ve söylemleri.

Sınıf atlama eğilimi. Ödünç mutluluklar. En son ne zaman hayattan keyif aldın? Zenginler neden fakirlerin hayatına öykünmez?

Kuruşun hesabı işe yaramadı. Zengin olmak ama ne pahasına zengin olmak? Boğaza nazır hayaller.

Gel seninle beraber bakalım. İşçi, İşveren ve Tüketici üçgeninin faydasız elemanı olan “işveren” ler bize “çalışmayana ekmek yok” derken ne kadar ciddiler.

Bu yayında seninle Migros işçilerinin grevini ve Isparta’da gerçekleşen elektrik kesintisi konuları konuşacağım. Sistem krizi yaşayan ülkemizin en temel problemi olan konuları, daha geniş bir pencereden ele alacağım.

Merhaba okuyucum nasılsın? Liyakatın keyfin yerinde mi? Benim bu aralar pek yerinde değil. Bu yazıda sana meritokrasinin neden bir ihtiyaç haline geldiğini, bunun yanında neden liyakat esaslı bir toplum kuramadığımızı anlatacağım. Gel seninle beraber bakalım, neden “işini iyi yapacak liyakatlı insanlara” ihtiyaç duyar hale geldik.

Doğru soruları sormak, elbette bize doğru cevaplar verecektir. Ben ömrümün çok uzun bir kısmını, kapitalizmin nasıl çalıştığını anlamadan geçirdim. O bilmiş liboş ağızların, hatta sokakta kendisine mikrofon uzatılan garibanlardan “liyakat lazım liyakat, işi ehline vermek lazım” laflarını duyunca “hakikaten ya liyakat lazım” dediğim dahi oldu…

Peki ne oldu da liyakatlı insanlar bulunması zor hale geldi? Bu bir geceden sabaha, bir yıldan öteki yıla olan bir şey olmasa gerek. Bir veya birden fazla insanın eliyle mi yapıldı?

Bugün seninle pek az konuşulan, konuşulmak istendiğinde de yanlış anlatılan bir gerçeklikten bahsedeceğim. Sana neden iyi bir patronun var olamayacağını anlatacağım. Gel seninle beraber bakalım, neden iyi patron denilen şey bir rüyadan ibarettir.

Bu bölümde seninle hepimizin doğrudan muhatabı olduğu, belki pek azımızın içten içe farkında olduğu, çok uzun zamandır önümüzde duran ama kimsenin bahsetmediği bir gerçeklikten bahsedeceğim.
Sorun ne ve nerede?

İçinde bulunduğun ülkede aslında fakirlik problemi yok. Asıl problem aşırı zenginlik problemi. Evet, yanlış duymadın. Var olan durumu bugüne kadar sana şu şekilde anlattılar; insanlar açlıktan kırılıyor, geçinemiyorlar, faturalarını ödeyemiyorlar, barınamıyorlar.

Evet, bu doğru ve bu doğruluk aslında bir şeyin sonucu ve biz bu sonucu tartışıyoruz. Yani problemin kendisini tartışmıyoruz. Peki problem ne problemi? Bütün zenginliğin, varlığın, az ve mutlu bir insan toplulusunun elinde toplanabilmiş olması.

İşte o yüzden bu yazının başlığını “bu ülkede fakirlik sorunu yok” şeklinde koydum.

Şimdi gel seninle beraber bakalım biz bu duruma nasıl geldik?

Neden multitasking / çoklu görev kabiliyetli bir özelliğe sahip olmalıyız? Birden fazla yabancı dil, diploma, sertifika veya programlama diline sahip olmak kimi kârlı çıkarıyor?

Eminim sen de daha önce bu “sıfırdan gelerek” zengin olduğunu iddia eden insanlarla tanışmışsındır. Sıfırdan gelen iş adamları – zenginler.