Medya tekelleri. Sermaye ve iletişim araçları. Medya hangi toplumsal sınıfa hizmet eder? Sermayenin propaganda araçları.
Bu yayında seninle iletişim araçlarının kimin kontrolünde olduğunun neden önemli olduğuna değineceğim. ben kapitalizmin nasıl çalıştığını anlamadığım ve medya tekellerinin varlığından haberim olmadığım zamanlarda, bir medya kuruluşunu bazen sırf muhalif olduğunu sandığım için gönül rahatlığıyla takip edebiliyor ve hatta pohpohlayabiliyordum. Şimdi, gel seninle birlikte bakalım. İletişim araçlarının hem ulusal hem de küresel boyutta bir kaç zenginin elinde toplandığı bu kapitalist düzen, neden zehirli sayılabilecek oranda tehlikelidir.
Sana bir soru sorarak başlıyım. Vice medya, ESPN veya History Channel gibi kanallar. Bu medya kanallarının ayrı hedef kitlelere hitap etmesi dışında ne gibi ortak bir yönü var? Bunların hepsinin ortak sahibi Disney.
Veya SyFy, Focus Features veya NBC gibi bilinen kuruluşlar? Bunlar da Comcast adındaki bir şirketin elinde tutuluyor.
Eğer kadranı genişletip hangi haber kanalı veya gazetenin hangi sermaye grubuna bağlı olarak çalıştığına bakarsan da ortaya çıkan tablo şu ki, bu iletişim araçlarının tamamı neredeyse 5-6 tane büyük şirket tarafından yönetiliyor.
Kapitalizmin sözde iyi işlediği ABD’den örnek verecek olursak bu şirketlerinin sayısı 1980’lerden bu yana 50’tane den 6’ya kadar indi. Senin içinde bulunduğun ülke dahil bir çok kapitalist devlette durum aynı.
Peki küresel boyutta Medya tekellerindeki durum ne?
Burada da durum farklı değil. Küresel boyuta ta iletişimin ve kitli iletişim araçlarının kontrolü bir kaç ajansa bağlanmış durumda.
Aklında tek bir soru ile yazının bundan sonraki kısmını okumanı isterim. Bu basın yayın şirketleri, eğer bir şey kazanmasalar, neden bize ücretsiz bir şekilde haber alma özgürlüğünü sunsunlar?
Demek ki burada ürün biziz. Kar amacı güden bu basın yayın araçlarının sadece reklam gelirleri veya abonelikler ile mi geçimlerini sağlıyorlar?
Elbette hayır. Bu ajansların hepsi bulundukları devletten açık bir şekilde olmasa da yardım alıyorlar. Elbette ben bu devlet destekli sermaye muhabir-muhbir ticaretini açığa çıkarak kaynaklara sahip olamadığım için, ileri araştırmayı senin yapmanı istiyorum. O şirketlerin yönetim kurullarında kimlerin yer aldığını yine o kişilerin arasındaki çıkar ilişkilerini basit bir araştırma yaparak öğrenebilirsin.
Bazı konularda fikirlerine katıldığım Noam Chomsky’nin “Rıza Üretimi” isimli kitabında bahsettiği gibi:
İletişim araçlarını kontrol edenler, halkın zihnine hükmederler.
Noam Chomsky
Peki ben ne yapacağım? Doğrudan bu kar amacı güden grupların eylemlerine bakarak arkalarındaki motivasyonu açığa çıkaracağım ve eğer hala televizyonunun açma kapama tuşuna bastığında veya bir internet haber sitesine girdiğinde “haber alma özgürlüğünü” kullandığını sanıyorsan, neden yanılıyor olabileceğini anlatacağım.
Her üretim aracı nasıl sahibinin çıkarlarına hizmet ediyorsa, iletişim araçları da kendi sahiplerinin çıkarına yani karına hizmet etmek için kurulur ve yönetilir.
Biz dünya halkları olarak bu araçların söz konusu müdahale ve yıkım olduğunda silah endüstrisi tarafından, ardından doğan yıkım ile birlikte inşaat endüstrisi ve ilaç endüstrisi tarafından kullanıldığını görürüz.
Sermayenin yıkıma uğratmak istediği bir toplum mu var? Hemen o toplumun, din, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş temelinde kamplaştırıldığını görürüz.
Yani günün sonunda her aygıt gibi, medya araçları da ona sahip olanlara ve onların çıkar gruplarına hizmet eder.
Ben bunu söylediğimde, liberaller çıkıp diyor ki; “eee, Sevan senin bu yayını yaptığın platformun sahibi de kapitalistlere ait, YouTube, Spotify gibi araçları kullanıyorsun, buna ne diyeceksin?”. Bu mantıkla ilerlersek benim kapitalist bir şirket tarafından üretilmiş içme suyunu, şu an kullandığım bilgisayarı veya evime gelen elektriği dahi kullanmamam lazım. Bu lümpenlere kalırsa bizim gibi insanların kapitalist araçları kullanıp kapitalizme giydirmektense münzevi olup yaylalarda yaşamaya başlamamız lazım. Elbette bunu yapmayacağım, elbette kapitalist araçları ve birikimleri kullanıp, bu düzenin ötesine neden geçmeliyiz sorusunu her fırsatta soracağım.
Her neyse, devam edelim.
Bu yapılırken İngilizce “confirmation bias” Türkçesiyle “onay önyargısı” veya “doğrulama önyargısı” denilen bir kavramın ortaya çıktığını görürüz. Bu kavram hepimizin sahip olduğu değerleri destekleyecek bilgilere, yorumlara açık olduğumuz ve bilgi akışlarında sürekli bizi destekleyecek kaynakları tercih ettiğimiz durumunu ortaya koymak için kullanılır.
Tam bu noktada, birer indoktrinasyon ve propaganda aracı olarak kullanılan iletişim aygıtlarını takip etmeye başlamadan önceki dönemlerimize, çocukluk dönemlerimize gidelim.
Eğer bir özel okulda okuduysan, zaten sermaye tarafından kurulup ve işletilen şirkette eğitim almışsın demektir. Eğer bir devlet okulunda okuduysan da, “Propaganda İle Tanış” isimli yazımda anlattığım gibi, zenginlerin eline geçmiş bir aygıt olan devlet okulunda bizi kuşatmış ve yaşam standartlarımızda belirliyici rol oynayan kapitalizm ve piyasa düzeni hakkında zerre bilgi sahi olmadan yetişmişsin demektir.
Ben iktisat fakültesinde makro ekonomi dersleri alırken dahi, üçüncü bir yolun varlığından, zengin fakir ayrımının altında yatan nedenlerden ve içinde yaşadığımız düzenin gündelik sorunlarımıza dair ilişkisinden tamamen habersizdim.
Bütün bu durumları gözlemliyor olsam dahi, araştırmam ve anlamlandırmam gerekti. Eğitim sistemi ve okulda eğitime dair fikirlerimi “Eğitim Şartmışmış” isimli yazımda okuyabilirsin.
Şimdi geliyoruz ban teline, en önemli noktaya. Medya araçlarında okuduğun “usta kalemler”, sevdiğin bir tartışma programında konuşulan konular… aklına gelebilecek ve medyada karşına çıkan her ne varsa, senden ricam bundan sonra medya tüketirken “bu medya aracının sahibi kim, programda tartışılan konu, hastalıklı bir sistemin yan ürünü olan bir mesele ile mi gündeme geliyor yoksa sorunun asıl kökeni olan sermayeye değiniliyor mu?”, “halk olarak benim gündeme taşınan bu konudan nasıl çıkarım var” gibi sorular sormandır.
Unutma, seni, zihnini ve yaşantını kölelikten kurtaracak şey gerçeğin ta kendisi ve bu yoldaki en büyük engellerden iki tanesi ise halinden memnun köleleri uyandırmak. Üstelik başka bir dünya ve hep birlikte kurtuluş mümkünken.
https://annenberg.usc.edu/sites/default/files/2015/04/28/The%20Structure%20Manuel.pdf
Kapak görseli: Eric Dbooker
İlk Yorumu Siz Yapın