ÇOCUKLAR VE BEYAZ YAKALILAR İÇİN KAPİTALİZME GİRİŞ- Podcast Dinle

Zırvaizm podcast nedir? Zırvaizm, en çok dinlenen Türkçe podcast yayınlarından biridir. Bu podcasti en iyi podcastlerden biri yapan şey ise içten, çıplak ve asılcı bir diyalog ile toplumun, tüketicilerin ve çalışarak geçinen insanların ekonomik sıkıntılarına değinmesidir. Yazı, video veya podcastleri internet sitesinde, YouTube’da, hem Google Podcast üzerinde hem de Spotify Podcast ve daha bir çok platformda podcast önerisi olarak bulabilirsin ve sen de dostlarına tavsiye edebilirsin.

Vasıflı ve vasıfsız işçi ayrımı. Beyaz yakalı beygirlerde sınıf bilinci. Ücret politikaları ve kapitalizm. Maaşlar arasındaki kuruşluk uçurum.

Naber nasılsın? Yayına başlarken ilk Patreon destekçim olan Nurdan hanıma teşekkür etmek istiyorum. Bu yayın o ve onun gibi destekçiler sayesinde mümkün kılınıyor ve mümkün kılınacak.

Bugün seninle “vasıflı ve vasıfsız” işçi denen kavramları konuşmak istiyorum. Bana faks gönderen bir dinleyicim ekşi sözlükte denk geldiği 1 başlığı benimle paylaşmış ve fikrimi sormuş, entry nin başlığı şu, “kadıköy’de 5000 tl beğenmeyip grev yapan işçiler

https://eksisozluk.com/kadikoyde-5000-tlyi-begenmeyip-grev-yapan-isciler–6831402

Vasıflı ve Vasıfsız İşçiler

Zaten vasıflı ve vasıfsız işçiler üzerine konuşacaktım. Dinleyicinin bu konudaki fikrimi sorması güzel bir isabet oldu. Şimdi, gel birlikte bakalım, neden sömürenin gözünde işçinin vasıflı veya vasıfsız olmaz.

İçinde bulunduğumuz durumu özetlemek için sana bir hikaye seslendireceğim. Bu hikayede bir tane beygir, bir tane beyefendi ve bir tane sakallı adam var.

Hikaye Başlıyor

19. yüzyılın başları. Bir gün karnı aç dolaşan beyaz kuyruklu bir beygir yolda giderken bir çuval dolusu beygir yemine denk gelir. Sonunda karnını doyurabilecek için mutlu olur. Tam çuvalı açacakken yanına koşarak bir beyefendi yaklaşır ve der ki;

o birader sakin, o yemler benim. Ne sana ne de başkasına bedavaya verecek yemim yok.

Beygir dönüp adama der ki;

fakat beyefendi benim hiç param yok ki sizden yem alayım, ben vasıflı bir beygirim iyi tarla sürerim

Beyefendi dönüp der ki;

Bir dakika. Param yok ama tarla sürerim mi dedin?

Beygir der ki;

tarla sürerim hem de çok iyi sürerim, karnım acıktığında bütün gün çalışırım.

Bunu duyan beyefendi ne dese beğenirsin?

oh oh tam yerine geldin elimde tam sana göre bir iş var. Benim az ilerde bir patates tarlam var. Eğer orayı sürersen sana bir kase dolusu yem veririm.

Beygirin karnı açtır, bu teklif kulağına hoş gelir ve teklifi kabul eder. Tam tarlaya doğru yol alacaklarken yanlarına sakallı bir adam gelir, bu adam dönüp beyefendiye der ki;

hop dur bakalım kapitalist beyefendi, öyle kolay kandırmaca yok, beygir kardeş, bu beyefendi seni kandırmaya çalışıyor!

Beyefendi bu iddiayı tabi ki reddeder ve;

ben sadece aç. bir beygire iyi ücretli bir iş teklif ettim…

diyerek sakallı adamı başından savmaya çalışır sakallı adam zekidir beyefendiye şu soruyu sorar;

beygire, tarla sürmesi karşılığında ne kadar yem vereceksin?

Beyefendi der ki;

ona bir kase olsun vereceğim, ve beyaz kuyruklu vasıflı bu beygir için bütün gün at arabası çeken beygirlere kıyasla yani vasıfsız beygirlere kıyasla bu iyi bir ödeme

beygir, kapitalist beyefendiye hak verir ve kıvançla;

o tarlayı bir günde sürerim çünkü açım

Sakallı adam karşı çıkar ve beyefendiye dönüp der ki;

Bir dakika kapitalist beyefendi. Az önce bir kase yem vereceğini söyledin. Peki o patates tarlasından ne kadar patates hasatı alacaksın?

Beyefendi cevap verir;

emin değilim. bir ila iki konteyner dolusu, niye sordun ki?

Sakallı adam der ki;

Beygir kardeş o hasat ettiğin tarladan çıkan iki konteyner patatesle sana aylarca yetecek kadar yem alabilirsin.

Beygir heyecanlanır ve sorar;

gerçekten mi?

Sakallı adam konuşmaya devam eder;

Evet beygir kardeş çünkü senin emeğinin asıl karşılığı bu! Fakat bu kapitalist beyefendi senin ürettiğin değeri senden alıkoymaya çalışıyor.

Beygirin kafası karışır ve der ki;

değer mi? Ama ben patates hasat edeceğim :S

Kapitalist beyefendi hemen lafa atlar ve der ki;

sen dinleme bu adamı beygir kardeş bu adam süslü kelimeler kullanıp kafanı karıştırmaya çalışıyor.

sakallı adam beyefendiye itiraz ederek der ki;

hayır beygir kardeş, ben kafanı karıştırmayı değil, seni kapitalizmin işleyiş şekli konusunda bilgilendirmeye çalışıyorum. Bu beyefendi sana bir kase yem vermek karşılığında sana yüzlerce kiloluk yeme bedel iş yaptırıyor.

Kapitalist beyefendi hemen lafa girer;

Ben bir iş adamıyım, kâr etmeden iş yapmamı benden bekleyemezsiniz ya…

Beyaz kuyruklu aç beygirin kafası iyice karışır ve der ki bu;

bu beyefendinin dedikleri bana mantıklı geldi çünkü sonuçta bu onun tarlası ne yapacaksın, çalışacaksın…

Beygirin kendisine katıldığını duyan beyefendi sakallı adama dönüp der ki,;

hhahaha gördüğün mü sakallı adam kimse senin söylediklerine inanmıyor.

Sakallı adam gayet soğukkanlı bir şekilde cevap verir;

Senin o “toprağım” “tarlam” dediğin şey bir üretim aracıdır ve çok kıymetli ürünler üretilirken kullanılır ve o toprak, kendisini işleyenlere ait olmalıdır. Eğer bu beygir o toprağı işlerken alın teri döküyorsa mahsullerin tamamı da ona ait olmalıdır.

Kapitalist beyefendi sinirlenir ve ağzından köpükler saçarak der ki;

hadi oradan be… o toprak nesillerdir bana ve aileme ait. Neden onu beyaz kuyruklu beygire sırf tarlayı o sürüyor diye vereyim ki?

sakallı adam zekice bir soru sorar ve der ki;

beyefendi, madem hasatı paylaşmamak konusunda bu kadar ısrarcısın, neden o kollarını sıvayıp sen girmiyorsun tarlaya?

kapitalist beyefendi hazır cevabı yapıştırır

malumun, ben çok yoğun bir iş adamıyım ve uğraşmam gereken bir sürü iş var ve üstelik o işlerden de ahanda bunun gibi bir sürü beyaz kuyruklu aç beygirler ekmek yiyor.

Sakallı adam bunu duyunca der ki;

senin kimseye ekmek falan verdiğin yok, sen onları sömürüyorsun.

Bu sefer beyefendi ikinci hazır cevabını yapıştırır;

Yani ben bu durumda ters giden bir şey göremiyorum. Kapitalizm harika bir sistem ve ben iş veren olarak ödülümü alıyorum. Benim gibi beyefendiler olmasa toplum ve sistem çöker, kimse çalışmaz ve çalışacak iş bulamaz

Sakallı adam şu zeki cümleyi kurar;

eğer sen haklı olsaydın sistem çoktan çökmüş olurdu çünkü bu düzende en çok işi yapan en az karşılığını alan ve senin gibi parazit olup en az çalışanlarda en çok karşılığı alandır. Tembel ve zengin insanlardır onlar.

Beygirin kafası yine karışır. Emin olabilmek için sakallı adama sorar;

yani kapitalizm işin büyük kısmını yapanların en az, işin küçük kısmı yapanların ise çok kazanç elde ettiği bir düzendir mi demek istiyorsunuz?

Başıyla onaylar sakallı adam. Kapitalist beyefendinin sabrı taşmaktadır. Beyfendi der ki;

Ben dünyanın o en iyi işletme okullarında okudum. Bu aptal tartışma başımı ağrıttı.

Sakallı adam kapitalist beyefendiyi alaya alır ve der ki;

o pahalı eğitimleri nasıl aldın beyefendi? Sen imtiyazlı doğan bir kapitalistsin öyle değil mi? Büyüklerinden sana büyük bir miras kaldı ve nesiller boyunca biriken bir servetin üstüne oturdun. Bu arada burada duran beyaz kuyruklu beygir gibiler günübirlik yaşayıp aydan aya zar zor geçinip durdu. Onların kendilerini açlıktan ve fakirlikten kurtaracak imkanları ve imtiyazları olmadı ki…

Kapitalist beyefendi bu lafa alınır ve der ki;

Karşısına çıkan imkân ve fırsatları değerlendiremeyen, hayatını yola koyamayan beygirlerden banane, hem bak ortalıkta gezen ve sıfırdan başlayarak büyük servetlerin sahibi olmuş bir sürü beygir var ya onlara ne demeli?

Sakallı adam bu akıl kârı bile olmayan cümleyi duyunca sinirlenir ve der ki;

kusura bakma beyefendi ama. bu çıkarımın yersiz bir genellemeden ibaret, bütün beygirlerin sadece %1’lik bir kısmının kendilerini fakirlikten kurtarmış olmaları bütün beygirlerin kendini yoksulluktan kurtaracak fırsata sahip olduğu anlamına gelmez. Örneğin eğer bir piyango bileti alırsan, kazanma ihtimalin de vardır ancak kaybetme ihtimalin kazanma ihtimalinden daha fazladır, üstelik çekiliş sonu kaybedenlere dönüp “bakın birileri ikramiyeyi buldu, voleyi vurdu” deyip onları kaybetmeyi suçlayamazsın, koca bir beygir toplumunu kumarhane gibi mi şekillendirmek istiyorsun?

Beygir sonunda sakallı adamın dediklerini anlamaya başlar. Kapitalist beyefendiye dönüp der ki;

Eee, sanırım sakallı adam haklı beyefendi. Bana sadece tok olmama yetecek kadar yem verip, nasıl bir gün yoksulluktan kurtulmamı umabilirsiniz ki?

Sakallı adam sazı eline alır;

UMULAMAZ beygir kardeş, ölene kadar çalışan diğer beygirler gibi düşük gelir tuzağına sıkışacak ve yoksul olarak yaşayıp öleceksin. Bu arada bu şişko ve tembel parazitler senin emeğini sömürecekler.

Kapitalist beyfendinin söyleyecek lafı kalmamıştır. Beygire dönüp son kez sorar;

Yeter be! Bir kase yem istiyor musun yoksa istemiyor musun?

Beygir başını öne eğer ve mahsun bir şekilde sakallı adama bakıp der ki;

Hmm, çok üzgünüm, sömürülmek istemiyorum fakat çok açım sakallı adam, sanıyorum bu kapitalist beyefendi ile çalışmam gerek.

Sakallı adam şaşırtıcı bir şekilde bu durumdan mutludur. Beygire dönüp der ki;

Hiç sorun değil beygir kardeş, sen çalışan bir beygir olarak ister araba çeken ve “vasıfsız” diye anılan bir beygir ol, istersen de kıymetli mahsulleri hasat eden ve “beyaz kuyruklu” bir beygir ol, artık sömürüldüğünün farkındasın. Önemli olan bunun farkına varman ve seninle aynı durumda olan her kuyruk renginden beygir ile bu durumu konuşmaya ve dayanışmaya başlamandır.


Bir Kısım Ekşisözlük Yazarları

Evet, hikayenin sonuna geldik. Şimdi bu hikâyedeki beyaz kuyruklu atlar kimler? Eğer o yayının başında bahsettiğim “kadıköy’de 5000 tl’yi beğenmeyip grev yapan işçiler” başlıklı ekşi sözlük entry açarsan, o entre yorum atan bazı beyaz yakaları kastettiğimi sende anlarsın,

Senden düşünmeni istiyorum. Başlığı okuduğum zaman sen de şunu göreceksin ki birçok entry sahibi (onlar kendilerini beyaz yakalı, vasıflı birer çalışan olarak adlandırıyorlar) her nedense, kendilerinden bir ihtimalle birkaç kuruş daha fazla ücret alacağını fark ettikleri ve yine kendileri gibi olan insanlara dönüp diyorlar ki;

Geliyoruz yayının sonlarına. Eğer yayını düzenli olarak dinleyen bir dinleyici isen sen de şunun farkına varacaksın ki benim toplumsal sınıfları olan bakış açım, sömürenler ve sömürülenler olarak ikiye ayrılıyor.

Ancak kendisini “beyaz kuyruklu vasıflı birer beygir” zanneden “o beygir benden neden fazla alıyor değil de, ben neden az ücret alıyorum sorusunu sormayan, içinde bulunduğu durumun farkına varamayan ve dayanışamayan bütün işçiler gibi sömürüldüğünün bilincinde olmayan o beygirler ne yazık ki ama ne yazık ki aramızda yaşıyor.

Seninle çok uzun bir dönem “aynı kaderi” paylaşan ve paylaşacak olan insanlara bakıp “neden benden 3 kuruş 5 kuruş fazla alıyorlar “diye sormak mı normal yoksa “yahu ben neden düşük ücret alıyorum, yeryüzünde istenmeden kazanılmış hiçbir hak yok, ben hakkımı aramalıyım” demen mi normal?

Lütfen. Eğer çalışan bir birey sen ve kendini “beyaz yakalı” olarak adlandırıyorsan bu soruyu kendine sor. Eğer çalışmıyorsanız ve bir işin yoksa da, yarın öbür gün bir işe girdiğinde etrafında böyle beygirler var ise onlara dikakt et. Onlar yanıltıldılar, yanılıyorlar. Üstelik başka bir dünya ve hep birlikte kurtuluş mümkünken.

İçeriği beğendin mi? Beni Patreon üzerinden destekleyebilirsin!
Become a patron at Patreon!

SON 5 BÖLÜM

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir